Osmanlı saat kuleleri içinde en estetik görünüşlü ve en zarifi olarak kabul edilen İzmir Saat Kulesi, 2.Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. yıldönümü nedeniyle 1901 yılında İzmir Valisi tarafından yaptırıldı. Kulenin saati ise Alman İmparatoru 2.Wilhelm tarafından hediye edildi.
İnsanoğlu zamanı ölçmek amacıyla eski çağlardan itibaren güneş saati, kum saati gibi araçları geliştirerek kullandı. Mısırlı gökbilimciler, yere dikine bir çubuk çakıp bunun oluşturduğu gölgenin konumuna bakarak günü belirli vakitlere ayırdılar. Böylece Güneş’in konumuna göre, vaktin belirlenmesine yardımcı ilk basit ölçme tekniğini geliştirdiler. Güneş’e bağlı zaman ölçme tekniğini daha sonraları Babilliler, Yunanlılar ve Romalılar da geliştirerek kullandılar. İslâm tarihinde ise bilinen en eski güneş saati 868–905 yılları arasında Mısır’da hüküm süren Tolunoğulları döneminde yapıldı ve kullanıldı.
Osmanlı devleti döneminde yapıldığı bilinen ilk güneş saati ise Fatihin emriyle matematik ve astronomi alimi Ali Kuşçu tarafından yapılan ve halen Topkapı Sarayının 3.avlusunda bulunan güneş saatidir. Camilerin güneş alan avlularında, kıble veya batı duvarlarında bulunan güneş saatlerinin çoğunluğu İstanbul’dadır. Fatih, Süleymaniye, Sultanahmet, Bayezid, Mihrimah, Hekimoğlu Ali Paşa, Cerrahpaşa camilerine güneş saatleri yapılmıştı. Anadolu’da ise Adana, Amasya, Balıkesir, Erzurum, Gaziantep, Gebze, Kütahya, Manisa, Safranbolu, Kozluk ve Şanlıurfa’da birer; Bitlis, Diyarbakır, Konya, Sivas ve Tavşanlı’da ikişer; Edirne’de ise altı adet güneş saati bulunmaktaydı.
Saat her ne kadar Doğulu kavimlerce icat edilmişse de saat kuleleri Batılılar tarafından meydana getirildi. Şehirleri süsleyen birer sembol olan bu saat kuleleri Avrupa devletlerinde 13. yüzyıldan itibaren görülmeye başladı. Bu yüzyıldan itibaren birçok saray ve kilisede saat kuleleri kendini gösterdi. Osmanlı devletinde saat kulelerinin görülmesi ise 16. yüzyılda Balkan topraklarında oldu. 1577’de yapılan Ferhat Paşa Camii Saat Kulesi ve Üsküp Saat Kulesi bu yüzyıla aitti.
Osmanlıda 16. yüzyılın sonlarında gündelik hayata giren saat kulelerinin sayısı 18 ve 19. yüzyıllarda kent ve kasabalarda giderek arttı.Bu yayılmanın önemli sebeplerinden biri 19. yüzyılda giderek azalan devletin gücü ve otoritesiydi.Kule tipi yapılar tarih boyunca gücün ve otoritenin simgesi olmuştu. Osmanlı devleti de Batıdan gördüğü bu yeni yapı tarzını uygulaycak ve yaptığı saat kuleleri ile hem halka hizmet etmiş hem de devletin otoritesini, gücünü göstermiş olacaktı.Dönemin şairlerinden Fani Efendi bir şiirinde bu durumu şöyle ifade etmişti.
Bir muazzam eserdir ki, misli yok, naziri yok
Zahiren saat çalar, manen hükümet seslenir
Ülkenin her yanına inşa edilen saat kuleleri, özellikle saatçiliğe meraklı olan Sultan II.Abdülhamid devrinde yaygınlaştı.Sultan II.Abdülhamid, 1901 yılında tahta çıkışının 25. yılını kutlamak amacıyla, sancak ve vilayetlerde saat kulelerinin yapımını emretmişti.
Böylelikle başkent İstanbul’da, Anadolu’da,Osmanlı sınırları içerisindeki Balkan ve Ortadoğu coğrafyasında pek çok saat kulesi inşa edildi. Günümüze ulaşan 52, çeşitli nedenlerle yok olan 20, günümüz sınırları dışında kalan 72 adet olmak üzere toplam 144 saat kulesi yapıldı.
Osmanlı saat kuleleri içinde en estetik görünüşlü ve en zarifi olarak kabul edilen İzmir Saat Kulesi, 2.Abdülhamid’in tahta çıkışının 25. yıldönümü nedeniyle 1901 yılında İzmir Valisi tarafından yaptırıldı. Kulenin saati ise Alman İmparatoru 2.Wilhelm tarafından hediye edildi.
Kaynak: Ömer Aymalı / Dünya Bülteni / Tarih Dosyası